Şahin, Türkiye'nin kovan sayısında 9,2 milyon arı ile dünyada 3'üncü, 115 bin ton bal üretimiyle ise Çin'den sonra 2'inci sırada yer aldığını söyledi.
Bal üretimini destekleyecek flora çeşitliliğinde Türkiye'nin Avrupa'da birinci sırada yer aldığını belirten Şahin, ülkede 4 bin 319'u endemik olmak üzere 13 bin 414 bitki türü bulunduğunu söyledi.
Şahin, dünya çapında elde edilen başarının üzerine daha da büyümek, sürekliliği sağlamak ve ihracatı artırmak için tüm arı ürünlerine bir standart getirilmesinin önemli olduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu: “Bu kapsamda arı ürünleri ile ilgili çalışmalara katkı sağladık ve çalışmalara katıldık. Uluslararası standardizasyon kuruluşu olan ISO, 2019 yılı itibarıyla 34 ülkeyle birlikte çalışmaktadır. Bu “Zamanla çam, astragalus, kestane, pamuk, ayçiçeği ve narenciye gibi bal çeşitleri üzerinde çalışmaya başladık. İlk adım olarak TSE onayıyla çam balına standart getirdik, ardından lavanta ve meşe balı üzerinde çalışıyoruz.” dedi.
Söz konusu bal çeşitlerine ilişkin TAGEM ile birlikte çalışmalar yürütüldüğünü kaydeden Şahin, bal dünyası ile rekabet edebilmek için bilimsel kimliğinin ortaya çıkarılmasının şart olduğunu söyledi.
Ziya Şahin, arı ürünleri ihracatında önemli bir noktaya gelindiğini vurgulayarak, şöyle konuştu: “Geçen yıl Türkiye'ye 9 bin 389 ton bal ihraç edilirken, bu ihracattan 32 milyon dolar gelir elde edildi. Yaklaşık yirmi ülkeye yapılan kampanyaların başlıcaları Almanya, ABD, İspanya ve Suudi Arabistan'dı. “Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Japonya acı çekiyor.”
“Balın kilosu 216 lira”
Balın kalitesiyle ilgili çok fazla spekülasyon bulunduğunu belirten Şahin, balda sahtekarlık ve uyumsuzluklarla mücadele edilmesinin, başta el altından üretim yapanlar olmak üzere tüm tarafların nezdinde çok önemli olduğunu vurguladı.
Sahtekarlığın tespiti için balın kayıt sistemine dahil edilmesi gerektiğini vurgulayan Şahin, üretilen balın yanı sıra kovanlar ve arıcıların da kayıt altına alınmasıyla kimin ne ürettiğinin bilinebileceğini söyledi.
Son yıllarda artan fiyatlardan arıcılığın ciddi şekilde etkilendiğini belirten Şahin, şöyle konuştu:
“Arıcılık, açık tarla bitkilerinde olduğu gibi sabit bir yerde yürütülen verimli bir faaliyet değildir. Gezgin arıcılarımızın her biri yılda ortalama 20 bin kilometre yol kat ederek, yılda 5-6 konaklama alanını değiştiriyor. Son yıllardaki yakıt, gıda, sarf malzemesi, makine/ekipman ve işçilik gibi giderler bir arada “Geçen yıl balın maliyetine mevcut enflasyon da eklenirse bir kilogram balın maliyeti 216 lira oluyor. Arıcılar desteklenmeli ve desteklendi.”
“Çin ve Brezilya Türkiye'den propolis istiyor”
Şahin, son yıllarda sendikaların kurulmasıyla arıcıların balın yanı sıra propolis, balmumu, arı sütü, polen ve arı zehri gibi ürünleri de ürettiğini belirterek, şöyle konuştu: “Türkiye balın yanı sıra yaklaşık olarak da üretim yapıyor. Yurt dışından 2020 yılına kadar 7 bin ton balmumu, 4 ton arı sütü, 400 ton arı sütü ve 400 ton balmumu, 10 ton arı ekmeği, 10 ton propolis, 600 bin kraliçe arı üretiliyor, şu anda üretimdeyiz. Bu ürünlerin ihracatçılarının özellikle Çin ve Brezilya'nın Türkiye'den propolis talebi olduğunu söyledi.
Şahin, bal dışında rafine işleme gerektiren arı ürünlerinin üretiminin artırılması için özellikle kadın çiftçilere ve girişimcilere daha fazla destek verilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.